Dünya Ekonomik Forumu, “2018 Küresel Rekabetçilik Raporu”nu yayımladı. 140 ülkeyi kapsayan raporda ilk üç sırada ABD, Singapur ve Almanya yer aldı. 2017’de 58. sırada yer alan Türkiye, bu yıl 61. oldu. Türkiye, kişi başı 10.512 dolarlık gelirle, dünya toplamında %1,71’lik paya sahip.
Dünya Ekonomik Forumu, “2018 Küresel Rekabetçilik Raporu”nu yayımladı. 140 ülkeyi kapsayan raporda ilk üç sırada ABD, Singapur ve Almanya yer aldı. İlk ondaki diğer ülkeler; İsviçre, Japonya, Hollanda, Hong Kong, İngiltere, İsveç ve Danimarka. Son sıralarda ise Haiti, Yemen ve Çad bulunuyor. Raporda üretim özelinde; insan sermayesi, , esneklik, çeviklik ve inovasyon faktörleri değerlendirildi. Rekabet gücü sıralamasını belirleyen raporda; rekabetçi bir ekonomide güçlü olmanın tüm ülkeler için olanaklı olduğu, mevut durumda ülkeler arasında büyük bir uçurum olduğuna vurgu yapılıyor. Ayrıca ekonomik atılımda teknoloji kullanımının önemli bir kaldıraç fonksiyonu anlamına geldiği, eşitlik ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri için yenilikçiliğin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekiliyor.
Kişi başı 10.512 dolarlık gelirle, dünya toplamında %1,71’lik paya sahibiz
2017’de 58. sırada olan Türkiye, 2018’de 61. sıraya geriledi. Rapora göre, Türkiye gayrisafi yurt içi hasıla bağlamında, kişi başına düşen 10.512 dolarlık gelirle, dünya toplamında %1,71’lik bir paya sahip. 12 bileşenin etüt edildiği araştırmada, Türkiye’nin iyi performans gösterdiği bileşenler; halk sağlığı, altyapı ve inovasyon ekosistemi. 12 bileşenin 11’inde Avrupa ve Kuzey Amerika ortalamasının gerisinde olan Türkiye, pazar büyüklüğü bileşeninde ise 13. sırada. Raporda dikkat çeken diğer bir bulgu ise Türkiye'deki iş gücü piyasasında her 100 erkeğe karşılık sadece 39 kadın çalışanın bulunması.
Yeni paradigma “insan ekonomisi”
Günümüze hâkim olan ekonomi türünün insan ekonomisi olduğuna dikkat çeken Great Place to Work Türkiye Genel Müdürü Eyüp Toprak, “İçinde bulunduğumuz dijital çağda sadece üretim yapmak yeterli değil. İnsana ve insani değerlere yatırım yapan şirketlerin ön planda yer alacağı yeni bir paradigma mevcut. İnsan ekonomisini harekete geçirmek isteyen şirketler, insana ve insani değerlere yatırım yapıyor. Finansal büyüme tek başına yeterli bir olgu değil, dünyaya ve insana yapılan katkılar kritik başarı faktörü konumunda. Bu katkıyı artırmanın yolu ise insan potansiyelini maksimize etmekten geçiyor.” dedi.
Yeni model, tüm çalışanların potansiyelini en üst düzeye çıkarmak
Bu yıl gündemlerindeki iki kritik konunun inovasyon kültürünün geliştirilmesi ve dijital dönüşüme adaptasyonu kolaylaştırmak olduğunu ifade eden Toprak, konuşmasına şöyle devam etti: “Diğer önemli odak noktamız ise Great Place to Work For All. Herkes için tercih edilen iş yeri yaklaşımımızın merkezinde, tüm çalışanların potansiyelini en üst düzeye çıkarmak yer alıyor. Şirketlerin çalışan sayılarına ve bulundukları sektörlere bakmaksızın tüm çalışanlar için sürekliliği esas alan olumlu bir deneyim yaratma oranlarını değerlendiriyoruz. Liderlik etkinliğine, değerlere, güvene, insan potansiyelini maksimize etmeye, inovasyona ve finansal büyümeye odaklanıyoruz.”
Kültür şirketlerin kazancını 5,5 kat artırıyor
Tüm çalışanlar fikirlerinin desteklendiği ve katkılarının takdir edilerek cesaretlendirildikleri kurum kültürlerini deneyimlediklerinde şirketlerin büyüme hızı artıyor. Great Place to Work tarafından yapılan Trust Index analiz sonuçlarına göre, yüksek güven kültürünü inşa eden ve insana yatırım yapan şirketlerin yıl bazında gelir artışı, diğer şirketlere kıyasla 5,5 kat fazla.
Great Place to Work hakkında:
Great Place To Work Enstitüsü, kurum kültürü konusunda uzmanlaşmış, 5 kıtada ve 60’tan fazla ülkedeki ofisiyle sektör ayrımı olmadan tüm ölçeklerdeki şirketlere mükemmel iş yerlerini inşa etmeleri, geliştirmeleri konusunda destek veren bir araştırma ve danışmanlık kurumudur. Great Place to Work, 30 yılı aşkın süredir dünya çapındaki en iyi işverenleri belirlemekte ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmaktadır. En İyi İşverenler listeleri, işveren markasının duyurulması ve güçlendirilmesi için şirketler tarafından tercih edilen ve kabul görmüş bir araştırmadır. Enstitü’nün her yıl 7 bine yakın işletme ve 16 milyondan fazla çalışanı dahil ettiği analizleri, kurum kültürü alanında dünyada gerçekleştirilen en geniş çaplı araştırma olma özelliğini taşımaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder